MEDYA SAHNESİNİN VAZGEÇİLMEZ TİRADI: AHDE VEFA
Her bağımlılık konusunda uyarırlar ya uzmanlar…
İşte benim kesinlikle en uç noktaya kadar sürdürülmesi gerektiğine
inandığım büyük bağımlılık haber aşkıdır.
İnsanı erken yaşlandıran, kimsenin aldırmadıklarını dert edinen, uzun yıllar
boyunca emek vererek satır satır araştırdığı mesleğinde ürettiği haberleri bir
madalya gibi klasöründe taşıyan basın emekçileri var ya, işte onların
bağımlılığı en acımasız, en yoğun olanı olmalı…
Olmazsa ne mi olur?
İşte o zaman yandık ki ne yandık sormayın a komşular!..
Toplum değişir, yönetim değişir, siyaset değişir, gündem değişir ama ilkeler
bir başkadır.
Gazetecilik mesleğine dokunan birinin artık o ilkelere sarılmaktan başka
çaresi yoktur.
Çünkü kaybedenler kulübünde olmak değildir mesele…
Mesele haklının yanında yer alırken bir yanıyla en acımasız karaktere
bürünmek ve doğruları haykırırken çetin ceviz olmaktır.
Bunu yaparken sonunu Uğur Mumcu’dan gayrı görenler müstesna olmakla
birlikte değerlere bağlılık uğruna fedakâr olunması gerektiğini herkes bilir.
Zorlu bir meslektir.
Hakkını veren sonuna kadar gider.
Hakkını vermek isteyen bazılarını saran ekmek korkusu yakalarından tutar
gazetecileri…
Bazıları ilkelerinden taviz vermemek için esnetir, sündürür haberlerini…
Bazıları ise “Ortada kuyu var yandan geç…” taktiğini merkeze almıştır.
Dert değil.
Herkes zora talip olmaz.
Olamaz.
Olması da gerekmez.
Ama bu mesleğin gereklerini yerine getirmek için çabalayanlara sahip
çıkmayanlara yazıklar olsun.
Yazıklar olsun o anlı şanlı meslek örgütlerine…
Yazıklar olsun hakkı teslim etmek yerine menfaati önceleyenlere…
Yazıklar olsun ülkenin ve mesleğin kaybedilen yıllarını umursamayan
menfurlara…
Yazıklar olsun mürekkebini yalana akıtanlara…
Yazıklar olsun dertlerini önceleyen kalemşörlere…
Yazıklar olsun “Ben olmazsam hiçbir şey olmaz”cı yaklaşımı esas alan
müptezellere…
Ama o ahde vefayı esas alanlar var ya işte onlara helal olsun.
Helal olsun doğruyu eğmeden bükmeden yazan Tolga Şardan gibi meslek
emekçilerine…
Helal olsun Gazze’de İsrail’in katlettiği Filistinlileri ekranlara yansıtmak için
bombalardan kaçmayan, onlarca can veren o vefa sahibi gazetecilere…
Helal olsun gerçeği haykırmak için benliğini rafa kaldıranlara…
Helal olsun “Ben kimim ki, bugün varım yarın yoğum” yaklaşımını esas
alanlara…
Helal olsun mecrasız kalsa da mesleğini yapmak için koşturanlara…
Helal olsun yanlışa uzanan ellerin uzattıklarına tükürenlere…
Helal olsun paranın kirli yüzünü görüp de medyada ona hallenmeyenlere…
Ahde vefa bu mesleğin temel ilkelerinedir.
Ülkenin varlık ve bütünlüğünü korumayadır.
Birlik ve beraberlik içinde yaşamak için gösterilen çabayadır.
Onun bunun ajandasına kapılmadan halkını ve devletini makulde
buluşturmak için uğraşandır.
Yanlışlar olur olmasına, buna insani mertebeden bakan kimsenin itirazı
olmaz.
Esas yanlış menfaatini önceleyenler ile konforunu bozmak istemeyenlerin
ahde vefayı unutup ukde olmuş meselelerde hakikatin muhalifliğine
soyunmaktır.
Medyanın geleceği ahlâkî değerleri öncelemekten geçer. Mümkün olan en
doğru şekilde mesleğe neresinden başlarsa başlasın, o ilk günkü heyecan
ve meslek saygısı ile bulunduğu yerin değerini korumak kendisine gazeteci
diyen herkesin borcudur.