Medya etiği ve dezenformasyon

16.02.2023
FERHAT YILDIRIM
1973 yılında İstanbul`da doğan Ferhat Yıldırım Has Bilgi Birikim Yayıncılık A.S bünyesinde kurulan HBB TV`nin 1993 yılında kuruluş aşamasında görev almıştır. İstanbul Üniversitesi İletişim Mezunu olan Yıldırım, Felsefe ve Medya İletişim olarak 3 üniversite diploması sahibidir. Organ Doku ve Hücre Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Üyesi ve Basın Konseyi Üyesidir. Yıldırım ayrıca Organ Doku ve Hücre Derneği Yönetim Kurulunda yer almaktadır. Yıldırım 2009 yılından bu yana Adalet Bakanlığında Gazeteci Bilirkişi olarak görev yapmaktadır. Ogün Gazetesi ve Enerji Dünyası yayınlarının kurucusu olan Ferhat Yıldırım Sarı Basın Kartı sahibidir.

Yeni iletişim teknolojilerinin gelişimi, medya alanında yapılan haber çalışmalarında ciddi bir dönüşüm yaşanmasına neden olmuştur. Bu gelişim ve dönüşüm sonrasında gazetecilerin yaptıkları haberlerin güvenilirliği sorgulanmaya başlamış, televizyonlarda siyasi parti temsilcisi gibi söylemlerde bulunması ise medya etik kurallarımızla ters düşmüştür. Kişisel görüşler, inanışlar ve hisler ise nesnel esasların yerini almış, bu durum gazeteciler olarak bizlerin özeleştirilerde bulunmamıza neden olmuştur.

Özellikle salgın, doğal afet, seçim dönemleri veya toplumu yakından ilgilendiren önemli konularda dezenformasyonun daha fazla artış gösterdiği ortaya çıkıyor. Sosyal medyanın ülkemizde hızlı bir şekilde kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu durumun olumlu etkileri olduğu gibi sosyal medya aracılığıyla sahte haberlerin hızlı bir şekilde kamuoyunda yayılması olumsuz bazı durumları da meydana getirmiştir. Hem geleneksel medya hem yeni medya ve sosyal medya ile yayılan gerçek olmayan haberlere, etik kurallardan ayrılmayan medya temsilcileri karşı mücadele vermişlerdir. İsterseniz “Gerçek olmayan haberler” ister “Dezenformasyon” adıyla analım, bu tür maksadı kötü olan haberlerin hangi platformda yapılırsa yapılsın kamuoyunu yanlış yönlendirmekte ve toplumsal açıdan büyük yaralar alınmasına neden olmaktadır. Gerçek dışı haberler ile kirlenen ortamı ortadan kaldırmak ve kamuoyunun sağlıklı bir şekilde oluşması çalışmaları yapan etik değerlere bağlı gazeteciler, doğru ve hakikati içinde barındıran haberlerle sürece katkılarda bulunması ümit verici bir durumdur. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren sosyal medya yasası olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a, gazetecilerin karşı olduğu tezi bu sebeplerden dolayı gerçeği yansıtmamaktadır. Hakikate ve medyanın etik ilkeleri ile standartlarına bağlı olan gazeteciler dezenformasyon ile zaten yıllardır mücadele etmektedir. Küresel Gazeteciler Konseyi olarak yasa hazırlanması sırasında katkılarda bulunduk. Yasa yürürlüğe girmeden önce ve girdikten sonra da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Basın İlan Kurumu ile bir dizi görüşmeler yaparak, bu yasanın gerçek olmayan haberlerin yanlış kamuoyu oluşturmasına engel olması bakımından ne denli önemli olduğunu da vurguladık. Fakat Dezenformasyon yasasında 29. Madde’nin yer alması yasanın sansür yasası olarak bazı çevrelerce dile getirilmesine neden olmuştur. Ülkenin güvenliğine ve kamunun sağlığına saldırı yapılıyorsa zaten Anayasa’ya göre ceza verilebilmektedir ve verilmelidir de… Bu hapis sözcüğünün 29. Madde ile yasanın içerisinde yer alması hem korku ortamı oluşturmuş hem ülkemiz ve ülkemiz dışında sansür yasası söylemlerinin yapılmasına neden olmuştur. Belki de bu madde, denetim mekanizmasının sağlıklı işlememesinden dolayı sosyal medya aracılığıyla yalan/yanlış bilgilerin dolaşıma sokulmasına engel olacaktır. Bu madde medya etik değerlerimize karşı hareket sergileyen gazetecilerin mesleğimize ve kamuoyuna zarar vermelerinin önüne set olacaktır. Karşı durduğumuz bu madde sosyal medyayı haber kaynağı kullanarak, yalan/yanlış haberleri teyit etmeden bazı gazetecilerin yayınlamalarını da ortadan kaldıracaktır.29. madde, medyanın koruyucu meleği olarak anılabilir mi? Kim bilir… Göreceğiz…

“Dezenformasyon” (disinformation), yanlış bilgilendirme anlamına geliyor. İçeriğinde gerçek dışı bilgi kullanılan ve bir anlamda manipülasyon amacı taşıyan dezenformasyon genellikle kara propaganda olarak da bilinir. Dezenformasyon ile sıklıkla karıştırılan diğer bir kavram olan “mezenformasyon” (misinformation) ise yanlış bilginin kasıtsız olarak paylaşılması anlamına geliyor.Dezenformasyonun gerilimler yaratarak, demokratik kurumlara olan güveni sarsarak çevrim içi nezaketsizliği yaydığı ve toplumları kutuplaşmaya ittiği gerekçesiyle birçok ülkede yasal düzenleme yoluna gidildi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.