Covid-19 Pandemisi’nin üretime ve ekonomiye yansımaları
Savaş Çokduygulu- KGK Yönetim Kurulu Üyesi
Ülkemizde pandeminin yarattığı olumsuzlukların kentimize de yansımaları elbette oluyor. Küçük esnaf zor durumda. Tedbirler dolayısıyla her sektör etkilendi. Özellikle tarımda, ülkemizin temel taşı olan Adana’da üreticiler, çok zor zamanlar geçiriyor.
Belediyeler kendilerine düşen sorumluluklarını olağanüstü bir çabayla yerine getiriyorlar. Sabah kahvaltılarından tutun da evlere sıcak yemek servisine kadar, vatandaşa hizmet anlamında birçok çalışma yürütüyorlar. Toplu ulaşıma araçlarının dezenfektasyonunun yanı sıra, otobüs durakları, apartmanlar, buralarda bulunan asansörlerin ilaçlanması gibi çok sayıda temizlik tedbiri de uygulanıyor. Yerel yönetimlerin bu hizmetleri takdire şayan.
Ülkemizde ise Cumhurbaşkanımızın himayelerinde Sağlık Bakanlığının gösterdiği çabalar, aldığı tedbirler, Türkiye’nin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Tüm dünyada sağlık hizmetleri önemli ölçüde aksarken, ücretli olurken, Türkiye’de hükümetin vatandaşlara birçok sağlık hizmetini ücretsiz sağlaması, bütün dünyaya da örnek oldu. Hatırlayınız dünyada salgın ilk başladığında yurt dışında mahsur kalan bütün vatandaşlarını Türkiye Cumhuriyeti, özel uçaklarla yurda getirmişti.
Salgının ülkemiz ekonomisine yansımalarına şöyle bir baktığımızda; bazı alışkanlıklarımızın da değiştiğini görebiliriz. Şirketler, sanayicilerin çoğu, toplantılarını online yapmaya başladı. Tedbirlere sıkı sıkıya uyulması adına çalışmaları ona göre şekillendirerek çalışma saatlerinde revizeye gidildi. Bu gün gelinen noktada hafta sonları ve belirli saatlerde sokağa çıkma kısıtlaması uygulanmaya başlandı. Tabi yine de sokağa çıkma kısıtlamalarının belirli saatlerde olması yetmiyor.
Biz de Küresel Gazeteciler Konseyi olarak pandeminin ilk günlerinden itibaren maske, mesafe ve temizlik kurallarına riayet ettik. Birçok toplantımızı da online olarak yaptık. Tabi dijital toplantılar şirketlerde yüz yüze toplantılar kadar verimli olmadığı için ekonomiye yansımaları da farklı oldu.
Türkiye pandemi sürecinde zor koşullarda ekonomik mücadele veriyor. Sanayicilerin ihracata yönelik çalışmaları neredeyse durma noktasına geldi. Bu basit bir sanayi alış verişi değil binlerce insan, ihracat yapan sanayicilerin yanında çalışıyor, geçimini sağlıyor. Bu sanayicilerin yüzlerce sektöre de büyük destek verdiğini biliyoruz. Sanayiciler için bir ekonomik destek paketi şarttır diye düşünüyoruz.
Öte yandan bu mücadelelere il bazında baktığımız zaman illerde şartların daha da ağır olduğu aşikar. Tarımda Adana, üretimin temel taşlarından biri dedik. Tabi salgın sadece insanları değil, tarımı da vurdu. Çiftçi ne kadar zarar edeceğini hesaplayamıyor artık. Tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını ödeyemeyen birçok çiftçinin, traktörlerine, araç gereçlerine hacizler geliyor artık.
Köylü perişan, üretici perişan, işçi perişan. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden ekmek parası için gurbete gelen mevsimlik tarım işçileri, başta barınma olmak üzere çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalıyor. İktidar hem çiftçilerin hem de mevsimlik tarım işçilerinin mağduriyetlerini gidermeli. Duruma baktığımızda salgın nedeniyle çiftçi de memnun değil, tarım işçisi de memnun değil. Tüketiciye gelince yüksek fiyatlar nedeniyle onlar da memnun değil, tüccar hiç memnun değil.
Mevcut durum göz önüne alındığında yeni tedbirlerden ziyade, yeni destekleme yöntemleri geliştirilip uygulanmalı.
Kötü ekonomi değiştirilebilir. Peki bunu nasıl sağlarız?
Üreten güçlü bir devlet yapısıyla sağlarız; kooperatifleşerek sağlarız.
Sonuç olarak üretimde en önemli konu şu: Kooperatifleşme devlet politikası haline getirilmelidir.
Kırsalın sorunu çözülürse, kentlerin de sorunları çözülmüş olur.