Covid-19 Pandemisi’nin üretime ve ekonomiye yansımaları

26.01.2021
SAVAŞ ÇOKDUYGULU
11 Mart 1959 yılında Adana’da doğmuştur. 25 yıldır yerel gazete ve TV sahibi olan Savaş Çokduygulu, basın meslek hayatına Adana’da METRO TV’yi kurarak başlamıştır. Yerel televizyon olan METRO TV’de, hem televizyonu, hem de haber dairesini yönetmiştir. Çokduygulu, Parlamento Muhabirliğini Anadolu’da yapan ilk isimdir. 20 yılı aşkın süre parlamentoda Cumhurbaşkanı, Başbakan ve siyasi parti liderleri düzeyinde, çok önemli röportajlar yapan Savaş Çokduygulu, ‘MOZAİK’ adıyla yaptığı TV programlarında, o günün şartlarında ilkleri gerçekleştiren bir çok yayına imza atmıştır. Parlamentoda, röportaj yaptığı kişiler arasında, Türkiye siyasetine damga vurmuş çok önemli isimler yer almıştır. Daha sonra Adana 5 Ocak Gazetesi’ni kuran Savaş Çokduygulu, bu yıl 21. Yılını kutlayacak olan gazeteyi Türk medya sektöründe önemli bir yere taşımıştır. Adı Adana’nın kurtuluşuyla özdeşleşmiş olan 5 Ocak Gazetesi, bugün, Türkiye’de marka ve bilinirlik anlamında ilk sıralarda yer almaktadır. Anadolu’nun önemli bir sanayi şehri olan Adana’da, Çokduygulu’nun İmtiyaz Sahibi olduğu 5 Ocak gazetesi, kentte en saygın ve güvenilir medya kuruluşudur. Gazetede 20 kişilik dev kadrosuyla kent için çalışan, halkın doğru haber almasını sağlayan Savaş Çokduygulu ve gazetesi 5 Ocak, Adana’da her yaptığı gündem olan ve kentte otokontrolü sağlayan en önemli 4. Kuvvettir. İyi bir Adanalı olan Çokduygulu, Adana’nın hak ettiği yerlere gelmesi için çok önemli lobiler yapmış ve hala bu lobilere devam etmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Savaş Çokduygulu, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti üyesi ve Sarı Basın Kartı sahibidir.

Savaş Çokduygulu- KGK Yönetim Kurulu Üyesi

Ülkemizde pandeminin yarattığı olumsuzlukların kentimize de yansımaları elbette oluyor. Küçük esnaf zor durumda. Tedbirler dolayısıyla her sektör etkilendi. Özellikle tarımda, ülkemizin temel taşı olan Adana’da üreticiler, çok zor zamanlar geçiriyor.

Belediyeler kendilerine düşen sorumluluklarını olağanüstü bir çabayla yerine getiriyorlar. Sabah kahvaltılarından tutun da evlere sıcak yemek servisine kadar, vatandaşa hizmet anlamında birçok çalışma yürütüyorlar. Toplu ulaşıma araçlarının dezenfektasyonunun yanı sıra, otobüs durakları, apartmanlar, buralarda bulunan asansörlerin ilaçlanması gibi çok sayıda temizlik tedbiri de uygulanıyor. Yerel yönetimlerin bu hizmetleri takdire şayan. 

Ülkemizde ise Cumhurbaşkanımızın himayelerinde Sağlık Bakanlığının gösterdiği çabalar, aldığı tedbirler, Türkiye’nin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Tüm dünyada sağlık hizmetleri önemli ölçüde aksarken, ücretli olurken, Türkiye’de hükümetin vatandaşlara birçok sağlık hizmetini ücretsiz sağlaması, bütün dünyaya da örnek oldu. Hatırlayınız dünyada salgın ilk başladığında yurt dışında mahsur kalan bütün vatandaşlarını Türkiye Cumhuriyeti, özel uçaklarla yurda getirmişti. 

Salgının ülkemiz ekonomisine yansımalarına şöyle bir baktığımızda; bazı alışkanlıklarımızın da değiştiğini görebiliriz. Şirketler, sanayicilerin çoğu, toplantılarını online yapmaya başladı. Tedbirlere sıkı sıkıya uyulması adına çalışmaları ona göre şekillendirerek çalışma saatlerinde revizeye gidildi. Bu gün gelinen noktada hafta sonları ve belirli saatlerde sokağa çıkma kısıtlaması uygulanmaya başlandı. Tabi yine de sokağa çıkma kısıtlamalarının belirli saatlerde olması yetmiyor.

Biz de Küresel Gazeteciler Konseyi olarak pandeminin ilk günlerinden itibaren maske, mesafe ve temizlik kurallarına riayet ettik. Birçok toplantımızı da online olarak yaptık. Tabi dijital toplantılar şirketlerde yüz yüze toplantılar kadar verimli olmadığı için ekonomiye yansımaları da farklı oldu.

Türkiye pandemi sürecinde zor koşullarda ekonomik mücadele veriyor. Sanayicilerin ihracata yönelik çalışmaları neredeyse durma noktasına geldi. Bu basit bir sanayi alış verişi değil binlerce insan, ihracat yapan sanayicilerin yanında çalışıyor, geçimini sağlıyor. Bu sanayicilerin yüzlerce sektöre de büyük destek verdiğini biliyoruz. Sanayiciler için bir ekonomik destek paketi şarttır diye düşünüyoruz.

Öte yandan bu mücadelelere il bazında baktığımız zaman illerde şartların daha da ağır olduğu aşikar. Tarımda Adana, üretimin temel taşlarından biri dedik. Tabi salgın sadece insanları değil, tarımı da vurdu. Çiftçi ne kadar zarar edeceğini hesaplayamıyor artık. Tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını ödeyemeyen birçok çiftçinin, traktörlerine, araç gereçlerine hacizler geliyor artık.

Köylü perişan, üretici perişan, işçi perişan. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden ekmek parası için gurbete gelen mevsimlik tarım işçileri, başta barınma olmak üzere çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalıyor.   İktidar hem çiftçilerin hem de mevsimlik tarım işçilerinin mağduriyetlerini gidermeli. Duruma baktığımızda salgın nedeniyle çiftçi de memnun değil, tarım işçisi de memnun değil. Tüketiciye gelince yüksek fiyatlar nedeniyle onlar da memnun değil, tüccar hiç memnun değil.

Mevcut durum göz önüne alındığında yeni tedbirlerden ziyade, yeni destekleme yöntemleri geliştirilip uygulanmalı.

Kötü ekonomi değiştirilebilir. Peki bunu nasıl sağlarız?

Üreten güçlü bir devlet yapısıyla sağlarız; kooperatifleşerek sağlarız. 

Sonuç olarak üretimde en önemli konu şu: Kooperatifleşme devlet politikası haline getirilmelidir.

Kırsalın sorunu çözülürse, kentlerin de sorunları çözülmüş olur.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.