24 Temmuz Sansürün Kaldırılışı ve İnternet Yasası
24 Temmuz Sansürün Kaldırılışı
ve İnternet Yasası
Bundan tam 114 yıl önce Osmanlı’da özgürlük rüzgârları her zamankinden daha kuvvetli esiyor, özgürlük talebinde bulunanlar saltanata ve sultana karşı tepkilerini ve protestolarının şiddetini artırarak devam ettiriyordu. Batıda başlayan modernite geç de olsa Osmanlı topraklarına ulaşmış, yeni kavramlar toplumsal uyanışı tetiklemiş, mevcut sisteme karşı başkaldırıya dönüşmüş, geleneksel anlayışın devamı olan saltanat kurumunu kökünde sarsmaya başlamıştı. Saltanatın bu toplumsal hareketliliğe ve taleplere karşı koyma gücü her geçen gün azalmış, sonunda II.Meşrutiyet ilan edilmek zorunda kalınmıştı. Babıali’de özgürlük rüzgârları esiyordu, seçim kararı alınmış “Meclis-î Mebûsân” açılmış, sultanın yetkileri sınırlandırılmıştı.
Takvim yaprakları 24 Temmuz’u gösterdiğinde Meşrutiyet’in ilanından sadece bir gün geçmişti; Osmanlı’nın saraya bağlı sansür zabitleri, her zamanki alışkanlıklarıyla Babıali’de gazete haberlerini sansürlemek için gazetelerin kapılarını çaldılar. Zabitler bu kez farklı bir durumla karşılaştılar; o gün gazete çalışanları hiçbirini kapıdan içeri almadı. Ertesi gün Osmanlı’da ilk kez sansürsüz gazeteler okuyucularıyla buluştu.
Bu tarihten yıllar sonra -1964’den itibaren- Türkiye Cumhuriyet’inde “Basın Bayramı” olarak kutlanmaya başlandı. Türkiye’de bu tarihten sonra -12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeleri döneminde- kısa süreli de olsa sansür uygulandı, gazeteler toplatıldı, yazarlar yazdıklarından dolayı uzun süreli tutuklanmalar ile karşı karşıya kaldı.
Günümüz de ise ülkemizde halen basın özgürlüğü alanında ciddi problemlerin olduğunu, bu alandaki tartışmaların her dönemkinden daha fazla olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz gibi uluslararası basın kuruluşlarının her yıl açıkladığı raporlardan da bunu gözlemleyebiliriz:
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün her yıl açıkladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde, 2022 yılında bir önceki yıla göre Türkiye beş basamak yükselerek, 180 ülke içinde 149’uncu sırada yer aldı. RSF’ye göre, Türkiye basın özgürlüğünde nispi bir ilerleme göstermiş olsa da Somali, Angola ve Paraguay gibi ülkelerin gerisinde yer almaktan da kurtulamamış. RSF’nin rakamlarına göre Türkiye’de basın özgürlüğü alanında nispi bir ilerlemeden söz edilse de, 2005 yıllarında 98’inci sırada olunduğu göz önüne alınırsa iyileşmeden bahsedilemeyeceği de bir gerçek.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirilen basın kanunu teklifinde yer alan bazı maddelerde, basının ucu açık hükümlerle sınırlandırılmasına imkan verecek düzenlemelerle, basın kartı sahipliğinden haber içeriğinin yargılanmasına kadar basın ve ifade özgürlüğünü sınırlandırabilecek geniş ifadeler yer almaktadır.
Bu maddeler ülkenin içinde bulunduğu siyasi konjonktüre göre farklı anlamlar ifade edeceğinden, gazetecilik faaliyetini neredeyse yürütülemez bir hale getirecektir, bunun adı ise sansürdür. Umarım bu yazı yayınlandığında bu iki madde de değiştirilir veya tamamen düzenlemeden çıkartılır.
Yıl 2022, Osmanlı’da sansürün kaldırılışı üzerinden tam 114 yıl geçmiş, bugün halen sansürü konuşuyorsak, çok da bu alanda bir ilerleme gösteremediğimizin işaret olsa gerek.
Bu basınımızın bir kaderi olmamalı…
KGK Yönetim Kurulu Üyesi